28 Kasım 2011 Pazartesi

Bir Akdin Feshine Prelude / Ara Parantez

Ara Parantez
28 Kasım 2011

bırak
gümüş kürekleri
elinden

tutup bir ölüye sorulabilir mi
mezarından kaldırıp
denizatlarının nasıl öldüğü

bir çölün güldüğü neden.

24 Kasım 2011 Perşembe

Bozkır mı Duyduğum Yoksa Lhasa mı / 39. Gün

39. Gün
24 Kasım 2011

ah, kervanlar var giden, ve terkettiğim bir saray
eyvah! alnıma ortasından yazılmış kervansaray.

söyle; bu rüzgar gülünden kopabilir mi hiç?

16 Kasım 2011 Çarşamba

Şehirden Bilindik Sesler yahut Gayrıtabiî Bir Şiir / 38. Gün

38. Gün
16 Kasım 2011

Caddeden geçen tek arabaymışsın
balkonda bekleyen son adam
-mışım
camlarda sönmemiş bazı canlar
tırnaklarım
uzun ve sorumsuzca
parçalanmakta
yüzüm
Eskişehir' de haşir, prova...

Sızan, şilep değil
                          bir uçak
kulak tırmalayan motorlarıyla
önüm klimalar.

çünkü ayaz
durmak demektir.

Hışırdan
yoksa
köşeli bir dünyayı kim duyabilir ki...


Balkon kapısını kavi bir hareketle çekerken tül perdeleri yararak otel odasına geri girdi. ( Bilhassa ucuz motellerde ve devletin konaklama hizmeti sunduğu tesislerinde her şey öyle "bir işe yaramak" maksadıyla seçilmiştir ki kendinizi odanın içinde bir fazlalık olarak hissedebilirsiniz. Lüzumsuz tek bir eşya dahi yoktur. -İçe dönüş için iyi bir sebep ve özlenen ütopya, bir nevi olmak istediğimiz şey- Bunun yanında her biri muhakkak belli vazife gören eşya güzellikten ve bütüncüllükten o kadar uzaktır ki yüzleştiğiniz andan itibaren yabancılaşma süreci başlar ve pek hızlı ilerler. -Bir araya gelmesi imkansız olan çirkin muntazamlıklar silsilesi. Evinin ikamesi ve her türlü konforu sağlaman amacıyla sunulan gerçekten uzak, insanı iteleyen bir dekor. Yatağın ve komodinin oyuncak olduğunu düşünmek- )Yüzünden ışığın çekildiğini düşünüyordu. Kapıyı arkasından kapattı ve kilitledi. Sahne kararırken ilk defa bir filmde gece vakti ısı değişiminden kaynaklanan oda ve eşya gürültüleri kullanıldı. Balkon kapısı çift camdı.

FADE OUT

13 Kasım 2011 Pazar

Child in Jazz / 37. Gün

37. Gün
13 Kasım 2011

semt pazarında çocuklar dolanır
Mona Lisa ölür
yüzlerinin güzelliğinden.

kavgamızı hepsi hor görür
yumrukları gül kokar oysa.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Tilkinin Yurdu / 36. Gün

36. Gün
12 Kasım 2011

atılıyor.. atıldı.. atılacak taşlar
ekseni eğri ve geoid şeklinde
söyle!
ebâbil öfkeyi neden vazgeçsin*

düğme
iliğinden
nasıl geçerse
öyle bağlandı dünya.

Allah bizi hâl etsin
vesselam. Amin.


Haşiye:

satılıyor.. satıldı.. satılacak başlar
katılıyor.. kâtildi.. kaşılacak kaşlar
batılıyor.. âtıldı.. batılacak yaşlar
yatılıyor.. yatıldı.. yatılacak taşlar

Atılıyor; atıldı atılacak taşlar
atılıyor, atıldı... Atılacak taşlar!

ve tebarekallah...

11 Kasım 2011 Cuma

Şair Denirsen İstavroz Çıkar / 35. Gün

35. Gün
11 Kasım 2011

Takdim

bak şuara, bak ölüm
bak alkış. nasıl da yakışır ellerinde
çirkin bir uyum
içinde öldürüyorlar
bir çocuğu
arsızca hırsıyla
bir çocuğun.
beraber olmanın taksiratsızlığı bu...

evet, muhakkak böyle olmalı
halbuki gülüşler
hep teklifli
kızdırmayacak kadar zararsız artık
ve acıtacak kerte iğrenç.


Takdis

bakcânımbenimve aşk ilenekadavra güzeliz vebitiştiririzsözlericanımızistersek

nekadardaşahanesiniz ah hocambahşetseydinizdiğergamlıktanötürüşişenve

birnebzeneşedendeğilde öfke düşmanlığınızlabirvicdanınızdantaşanyüceduyguları

nasıldapalavrasızcasunulagiden insaniyetin bizlerekalıvermişmihmandarıolduğunuz

gerçeğinisunandiyaframınızdankeşke yegane faydalananbizolmasaydıköbürkilerde

istifadeetselerdiifadeedilebilirmüştereklerimiz temelidir yavşaklığımızındiyeherkese

seslenebilirdik.


Telvin

evet
öfke insaniyetin yegane temelidir.
kuyu duvarlarını
tolere etmeyeceğim.

çünkü gömleğim yırtıldı, önünden
Yusuf değil, yusufîyim.

sizi görmeden evvel ne yakışıklıydı gözlerim...

7 Kasım 2011 Pazartesi

Vaktin Kazasına Tekbir / 34. Gün

34. Gün
7 Kasım 2011

son cemaat dolu, alnımı koyacak bir mendilim yok
hasırlar boyu sokakta kalmış
başım yalınayak
hırsızlar var.

eskiden gazeteler daha seccade edilebilirdi
şimdi yüzüne bakılmaz oldular.

5 Kasım 2011 Cumartesi

Şimdilik Herşey Kolunda / 33. Gün

33. Gün
5 Kasım 2011

Bildiğin mısırlar bardağa dolsun
direksiyon kırsın kucağımda çocuk
koyayım hotuna kazalar olsun
son potu önüme yığmazsam eğer.

bi şair "üç öğün bifteğe" doysun
hilede kumarıp şakta düşeyim
okul bandosunda ne hoş bi tuşeyim
borazanlar altından ölmezsem eğer.

afiyeler ile usayım bis gün
ah neye çağırsın beni teyirciler
tükenen sustalar var, bak semerciler
keşeğimi yokuşa gürdüysem eğer.

gülü kapından kopayazdı elim
batırırsam okulu saplar atılsın
işk ile koşayım yunus takılsın
tutup da yerden kaldırırsam eğer.

kot pantolon dizi çıksınlar cama
şol sünneti kılayım tipim kesilsin
bak aldatırsam pipim kesilsin
cafer' e bir bez uzanırsam eğer.

NLP de bi boka yaramadı aq...

4 Kasım 2011 Cuma

İsabet Oranı / 32. Gün

32. Gün
4 Kasım 2011

ah, yeğlerdim topuğuna kırılmış yumurtanın
nasıra basılmış acısını
ve işlenmemiş tütün sıcaklığını
ellerime dürebilseydim meğer
şehrin çocuklarına hüznü gösterebilirdim
köy oğlanlarınca seni sevebilirdim seni
tahrik edilmeseydim kent surlarına eğer.

asfaltı tozlarla geri siliyor toprak
bir direnişle alıyor şehri ova
bu yüzden kasabalar hep
sarı ve saman kokusu devlet dairelerinde
ırgat giymiş bir frak kadar düzgün
değilsek, değiliz.

pek cumhuriyetçi bir çokbedenlik dürtüsü
geçit törenleriyle içlerine siniyor
modern diyorlar; kolay, a kind of Medine
ve çok civilisé katmanlar beraberinde
kırk erkek kırk kız ha bire rotasyon
ha bire okları taklit ediniz yazısı
sinyalizasyon tebası özgür bedenler
anlamıyorsak, anlamıyoruz.
viyadükler patlıyor
boşlanmış ellerinde.

bak işte taşra garip sığmıyor akla
sahil denince küçükken, dönüp ağlıyorum
denizin üstünde senin isimlerin
çocukluğumu tüfekle balon yıpratıyorum.
gece aydan gelmiyor, karanlıkken de gece
ve alnımda ecr-i âti yazılmışken fecre
ayaklarım kömür
kulağım nisyan
elif' i sözlere küpelettiğim halde
dilim katarakt.

ben taş toprak geliyorum sana
kulağımda sönmüş bir dağın gürültüsü
belki başat sancılarla geçiyorum başından
başlıyorum saymaya geri atımlarını
bir şimşeğin rengiyle sesi arasından.

elmas değil, bildik
bir tay kadar taysın ve karanlığı ispatlamak
körfez bilen şairin üstümde lanetleri
dolaşıyor yolları belime tanıyorum
altıkavşaklar sekip üstümde parçalanmak.