3 Temmuz 2012 Salı

Şehir


Dost bir kucağı özlemişken şehirde
gözüme ilişen yalnız şadırvan...

Herkesi biraz kucaklardı sular
ve halinden anlardı.

Neden bu vahada aniden kurudular
toprağa koşan insanlar gibi

dilimiz niye hep kurak kaldı...

28 Haziran 2012 Perşembe

Denizci Masalı


Harita bittiğinde
ejderhalar var
ve zindanda masum prenses
çatlatmış gözleri
bir aynayı hırsından.

Kaç rüzgar yelken oldu
ona görünmeye
gidenleri batırdı kaç fırtına da.

Harita bittiğinde
ejderhalar...
içlerinde çocuğun hiç doğmamış hisleri

çatlatmış gözleri bir aynayı hırsından.

Harita bittiğinde
ejderhalar...

karinada unutkan bir yalnızlık neşesi.

Harita bittiğinde
hala bir ada var.

16 Haziran 2012 Cumartesi

Aynı Zamanlar Her Birimiz İçin ve Aynı Kelimeler


bak kıyamadım kimseye ve sonunda
bana kıydılar ve kabul ediyorum üzdüm
biraz da olsa herkesi
ve
muhakkak kendimi
tanıyamayacak hal
oldum.

oldum çöllerden bir parça vaha yeli taşıyan
güvercinlere özenmiş bir serçe
ve
kahkahalar başladı yazdığım şiirlere
evet, oldum ağaçlardan bir seda taşıyan bir rüzgar
ve onun habercisi savaşkan bir serçe
sesinden de geçip
güldüler, evet
zira ne çelişkili günler içinde
bile, güvercinler çöllerde yaşamazdı.

halbuki
yaşamamaları lazımdı şehirde de
halbuki
biz her gün içinde
yem verirdik onlara
camilerde, meydanlarda, balkonlarda ve en derin
ağlayışlarımızda muhakkak bir kuş bulunurdu
ve bir göç konulurdu
doğumtaşlarımıza...
ah, ne güzel gecelerdi
koynumuzda muhakkak bir hayal olurdu.

bilmesin, bilmese de nasıl olsa annelerimiz
hissedecekler, monitörlerden okuduğumuz eski masalları
ve öğrenecekler
kalplerinde evlatlarının
nasıl çağlardan pervane atlayışlarını
ve nasıl da kullandıklarını çokluk eklerini ve zira nasıl da
varlığın fazlalıktan bilindiğini bu çağda
nasıl da mükerrer sözlerin para
ettiğini çocuklarını üzgün
ve aynıkalıp aşkların sevildiğini bu çağda.

aynı sözlerle yazmak zorundayız şiirleri
bilirdi annelerimiz
nasıl bilirse balıklar
çırpınacaklarını ağda.

13 Haziran 2012 Çarşamba

Tohum


yar gördük, yaren gördük, gün gördüğümüz de olmuştur elbet
olmuştur, elbet taze bahçelerden de kokladığımız
geceyi katlayıp kamburumuza doldurduğumuz
çölü iki büklüm geçtiğimiz de olmuştur elbet.

nedense biz yakın baharlardan ziyade
uzaktaki bir kışın manzarasına doğru
arkasındaki mevsimin ümidine koştuk

boştuk, dibimizdeki çiçeğe ve suya
ve taç yapraklarının hilesinden ziyade

bir tohum temennisine doğru...

yar gördük, yaren gördük, gün gördüğümüz de olmuştur elbet.

24 Mayıs 2012 Perşembe

Sistem Eğitimi


Evet, kabullenilmiş çaresizliktir Tanrı
çünkü biz Allah' ı Hollywood' tan öğrendik

ne anneannemizin dualarından
ne dudaklarından bir kızın...
ne de annemizin gözyaşlarından.

Sahi, biz Allah' ı nereden öğrendik?


30 Mart 2012 Cuma

Yanlış Bir Şövalye / Gayrettepe Metro Durağı

gelişimizi herkes duyacak
metrolar duracak, otobüsler, şehir sonra
güvenlik köpekleri arkamızdan uluyarak
adım adım yıkacağız turnikeleri
gökdelenler altımızda kalacak.

gelişimizi herkes duyacak
üstümüzde zırhlar, miğferler, kalkan
bir şizofrenin emin adımlarıyla
ayaklarımız fayansları kıracak
ve arkamızda korkan insanlar.

gelişimizi herkes duyacak
kola kutuları, çöpler ve kedi
bizden artakalan ne kadar şey varsa
saatlerin içinde bize kurulacak
alarmlere doyacak patronlar bitevi.

o vakit gelişimizi herkes duysun
duysun ve korksun çarkçıbaşı bizden
mütevazı olacak muhakkak gidiş
öyleyse geçerken kıyamet kopsun.

Aralık 2011

6 Şubat 2012 Pazartesi

Yarım Kalacak Ömrümden Nihai Terennümler / 40. Gün - 1. Taksit

40. Gün - 1. Taksit
7 Şubat 2012

karlar yağar, belki
izim kalır
birkaç gün.

omzumda iki melek bir bahse tutuşur
biri şiirler yazar,
ötekiyse durur...

ah,
uykular topraktan nasıl sökülsün!