29. Gün
29 Ekim 2011
Prelude
yankılar içinden güneş
doğacak acılarımıza kefaret
günahlar etrafıyla kaos
fışkıracak ezan
birliğimizi
pink floyd dervişlere çalacak.
tepemizden üzüldüyse albatros
deniz güzelliğine büyüyorsa sefalet
orglarda güller açacak
ve huşu içinde...
1. Sahne - Hamdık
eski bir anarşiste kesiyor cebim
kıvamını kaybeden cefakar taşlar
hiç suç atılmamış uygar sürüsü
insanlar
acıtmak istiyorum ta gözlerinden
ta gözlerine hakikati sokmak
küfürlerle kovulmak alın diplerinden.
işte ramak, işte rağmen
kırılmaya kalkan kirişler var orada
elimizde sürçen hudutlar
sözlerim, biliyorum çok uzağa düşecek
hedefe varınca baş eğen oklar
elimizde, iradenin başat ağrıları.
ve yaşlı bir anarşiste kesiyor ellerim
cebimde çalı dipleri ve sakil taşları
Sakis Köşkü' nden o gün sökülmüş
mirası, anlamsız tesadüflerin.
-hangi ney üflendi de ertelendi kıyamet
sesler duydun ve hiç yürümedin
karınca yuvasının neresiydi tanrı
yaşamak! delirmek için iyi bir sebep.-
2. Sahne - Ham Kaldık
üzümler ya karışacak toprağa bir insan yalnızlığında
ya da hep şilepe kalacak ellerimiz
kapkarmızı renkler göz karanlığında
pers ağıtlarını anımsatan.
ama sesin
yakalaşırsa tam boğazımdan
rengahenk gömleklerini giyerim
ağzından duyulmaz bir şarkı dökülür
gırtlağıma çöker ne karanlıklar
akdenize döşenen raylar pekmeze bulanır...
3. Sahne - Yandık
merhaba
annemin beğendiği kumaşları vardı
bitmemiş dikişleri sana yakıştırırdım
makası sabuna bileyleyerek
beyaz bir çizgi çekerdin
tam üstünden kesilmiş kaşların vardı
ve mahallenin çocukları
hayretle izliyorduk;
otobüsü, caddeyi, bize koşan yeşil adamları
bir masanın iç sesini...
biz şiire hiç
gitmeyen sözlerle sevmek ülküsündeydik
"tirbüşon" derdi bir kız, tutup aşık olurduk
dudakları, dudaklarımızı açsın isterdik
herşeye dair bir sırrı bizden
ağzımızdan sükunetle çalsın.